29 Aralık 2013 Pazar

Leylekler Selamlayasıca

Yüksek katta bir evdeyim, bugüne kadar iki Balıkesir, iki İzmir, bir İsveç, bir de İstanbul olmak üzere toplam 6 evde ikamet ettim(yazlık ve ziyaretleri saymıyorum); ama hiç biri 3. kattan daha  yüksek değildi.
Bu ev daha önce gitmediğim bir ev belli ki.
Liseden bir arkadaşım geliyor, elini tutarak lisedeki sevgilisinin. Evleneceğiz diyor, beyaz bir ortam. Huzurlu.
Seviniyorum.
Gidiyorlar.

Yanımda kendimi çok rahat hissettiğim insanlar var. Ama tek kişi, yüzü ve tavrı değişiyor bu tek kişinin ve hayatımda her zaman yer almasını istediğim insanlar tek tek odada beni ziyaret ediyor.
Yalnız kalıyorum sonra, içim telaşsız. Sakin.
Dışarı bakıyorum, 17. katta gibiyim.
Leylek sürüsü görüyorum havada. Evin önü alabildiğine bina iken, açıklık oluyor.
Kaçıramam diyorum bu göç eden sürüyü, bir yandan çılgınca seviniyorum. -En son göç eden bir leylek sürüsü gördüğümde yıl 2004 idi ve o yaz bir sürü ülke dolaşmıştım! Batıllığım yine tüm vücudumu sararak içime coşku akıtıyor.-
Elime cep telefonumu alıp (bir yandan artık beni tatmin etmeyen kamerası ile) fotoğraflarını çekmeye başlıyorum sürünün. Uçuyorlar, ayakları arkada bir çizgi gibi. Benim fotoğraflarını çektiğimi görünce bir tanesi, ki sonradan göçün başı ve yönlendiricisi olduğunu anlayacağım leylek; poz veriyor.
Yan dönüp bana gülümsüyor, göz kırpıyor, bacak bacak üstüne atarak uçmaya devam ediyor. Sürüye de poz vermelerini söyleyip (küçükkenki fabl düşkünlüğümün tomurcuklarını yeni yeni alıyorum sanırım) onlara da poz verdirtiyor. Yavaşça süzülüyor ve poz veriyorlar bana. Teknoloji ve sanat bir arada ruhumu doyuruyor.

Uyandığımda içim umut dolu.