20 Şubat 2014 Perşembe

Aşk-ı Mercimek

2013 Ağustos'unun 27'sinde, hatta daha öncesinde hayatımı değiştiren bir olay oldu.

Olayın öncesine dönecek olursak, Nisan ayında -ki en sevdiğim aylardandır- annemden bir telefon aldım.

- Neredesin, bir yere otur, sana bir haberim var.

Hangimiz böyle bir telefon aldığımızda, ardından iyi bir haber geleceğini düşünür?
Beyinlerimiz hep kötüye çalışıyor. Ekstra özelliklerle üretilmemiş olan beynim, kıvrımlarını hemen "Acaba kime ne oldu" yönünde çalıştırmaya başlıyor annemin bu cümlesi üzerine. Yanımda beni hiç anlamayan ve bir daha anlama fırsatı da olmayan biri var. Oturup derin nefes alıyorum ki haberi duyunca bayılmayayım.
Tabi bu düşünceler ve hareketler bir iki saniye içinde gerçekleşiyor.

-Hazırım.

Annemin ve babamın gözyaşlarını duyuyorum. Saniyeler geçtikçe hıçkırıklar artıyor.
Babam telefonu alıp diyor ki, ağabeyinin çocuğu değil çocukları olacak. İkizler.
En son İsveç bursu kazandığımda bu kadar coşkuyla sevinç çığlıkları attığımı hatırlıyorum. Yıl 2009.
Yani 4 yılda bir atılsa ideal. Sonraki hedefim 2017.
Çığlıklarla birlikte ağlamaya başlıyorum.
Sevmediğim ve değiştiremediğim özelliklerimden, çok mutlu olunca ve sinirlenince ağlamak kendini gösteriyor. Net, çok mutluyum.

Annem alıyor telefonu bu sefer, tek yumurta, diyor.
Ve 27 Ağustos'ta katılıyorlar aramıza bir karış boylarında, 5 hafta erken doğarak.
Mercimekler şimdi 5 buçuk aylık ve aynı halalarına benziyorlar.
Net.