Bazen ne yaparsan yap olmuyor bazen demiş büyük "üstad" Teoman.
"Elinden gelenin en iyisini yap" der hayatımındaki en sert ve disiplinli erkek, dedem.
İnsanın takdir edilmesinin önemine her zaman inandım, her zaman takdire şayan durumlarda dile döktüm hislerimi, düşüncemi.
Kimisi de susmaktan, yargılamaktan yana.
Uzun zamandır düşündüğüm, tasarladığım gibi geçmiyor zaman. Geçemiyor.
Sevdiğim insanlara daha çok zaman ayırmak istediğimde bu şehirden uzaklaşmam gerekiyor. (Neyse ki birkaçı da bu şehirde) Sevdiklerim geldiğinde de hep koşuşturma ile geçiyor. Çünkü, bu şehir insanı gerçekten uzak kılıyor.
Peki çözüm nedir bu noktada? Sistemin kölesi olunan bir sektörde saatlerini geçirip, belli bir zaman sonra verimsizleşmek mi?
İnsan çok yönden besleyebiliyor kendini, herkesin beslenme şekli farklı. İnsanlar, doğa, gözlem ve kendimle geçirdiğim zamanlardır beni besleyebilen. Zamansızlık ise büyük düşmanı doyumun.
Öyleyse çekip gitmeli mi, zamanın sana kalabileceği diyarlara?
Huzurlu hüznün dayanılmaz hafifliği.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder