27 Kasım 2014 Perşembe

90lar Ruhundaki İnatçı Çocuk

Geçen akşam FIC 'nin 90'lar konseptli bir eğlencesine katıldık.
Dekor çok keyifliydi, müzik şahane.
Zaten Mustafa Sandallar, Tarkanlar en sevdiklerim havada uçuşuyor. (Cartel'e de saygımız sonsuz. Cartel kalp ben) 
90ların uzun belli pantolonlarını, 90lık kasetlerini, Renault Toros'larını,  salçalı ekmeklerini, tasolarını, şarkılarını, saç bantlarını, sokak kültürünü, leblebi tozu doldurup ağzımıza "Yusufff" diye bağırmayı da çok severiz zaten ailecek.
Böyle zaman makinesinde sürüklenirken, müzik bir anda yavaşladı ve biri sahneye çıkıp -Çelik'in sahneye çıkacağı anonsunu yaptı.
Aman Tanrım! Ne yapmalıyım, minicik boyumla kalabalıklara karışabilir ya da Çelik karşısında trip atabilirim (Ki hiç tarzım değildir) Bir delilik yapayım diyip, trip atmaya başlıyorum.
Dum Kah Kah'lar, Hercai'ler havada uçuşuyor; tüm şarkı sözleri aklımda bağıra bağıra eşlik etmek istiyorum! Ama sakin olmalıyım, bunu hak etti Çelik. Kollarımı bağlıyor ve duruş yapıyorum, ki çok pis duruş yaparım.
Tavşan ile dağ hikayesi bir kenara, gurur duyuyorum yaptığımla. Ki acayip kolay affeden bir insanım normalde.

Olayın geçmişi şöyle; Saç bantlı geniş tshirtlü Afu ufaklığı Çelik'e bayılır ve 95 yılında hit olan şarkı "Ateşteyim" ile saç fırçasıyla aynanın karşısında hem şarkıyı söyler, hem de çılgın danslar eder. Bir gün babasıyla İzmir yolunda iş için bir benzin istasyonunda duran Afu, son model kırmızı bir araba görür (Hala araba kültürüm yok, umarım kafamdaki son model kırmızı araba kırmızı bir Toros değildir). Arabaya yaklaşınca, bir bakar içinde Çelik! Heyecanla babasının yanına koşar, Konica Minolta fotoğraf makinesini alıp. Yavuz bab ile Çelik'in yanına giderler.

Cesaretini toplayan Afu, zar zor "Fotoğraf çekilebilir miyiz?" der.
Çelik'ten gecikmeyen cevap "Ben fotoğraf çektirmem!" gelir ve son model kırmızı arabanın motor sesiyle diyolog son bulur.

O zaman fazlasıyla İngilizim, tabi ki kaka sözler yok dilimde.
Şimdi olsa hoş olmayan sıfatlar kullanırdım, eh be Çelik el kadar çocuktan ne çekindin? Kızcağız 10 yaşında, yanında babası da var. Olay sonrasında çok analiz etmiş ve herhangi bir mantığa oturtamamıştım. Sonra sevemedim bir daha Çelik'i.

Bak şimdi yine gıcık oldum. 
Zaten Hac kıyafetiyle yaptı performansını da 90'larda.
Neyse ki sonra Çılgın Bediş sahne aldı da keyfim hemen yerine geldi!

Oh iyi ki trip atmışım.
Arnavut damarım.
Hıh.

2 yorum:

  1. büyük haketmiş ama.. belki o da üzülmüştür sonra içinden :)

    YanıtlaSil
  2. Umarım üzülmüştür :)

    YanıtlaSil