26 Şubat 2015 Perşembe

Geyik

Doğal ortamda ceylan zıplar dört ayak üstünde.
Hayran olduğum yaratıklardan.
Belki ismimin anlamıyla alakalıdır, emin değilim.

İsveç'te (yine başladı) yaşadığım mini minnoş bir yılda toplam 3 kere karşılaştım kendisiyle.
Okulum merkeze uzaktı, evim okula yakın.
Okula giden yolun bir tarafı ormanlık, bir tarafı ise sakin sessiz müstakil evlerle dolu.
Bir gün pedal çevirirken "Marketing in Emerging Countries" dersine doğru, zıp zıp bir obje belirdi karşımda. "An"ın durduğu nadir durumlardan biriydi. Bisikletten indim ve bisikleti sakince yere bıraktım.
Göz gözeydik. Bakıştık, aynı zıplamayla ormanın içine kaçtı.

Sonrasında annemi aradım, nasıl ağlıyorum. Cennetin hayat bulmuş halinde geçiyor zamanım.
Karşılaşsan karşılaşsan yine hayranı olduğun ve müthiş saygı duyduğun Karabatak ile karşılaşırsın memleketimde. O da güzel.
Bir kaç zamandır rüyam tekrarlanıyor.
Bu sefer ceylan değil,
Orman içinde yürüyorum ve karşımda kadifemsi boynuzlarının tüm ayrıntılarını görebileceğim mesafede bir geyik duruyor. Bakışıyoruz. Sonuçta beni hüngür hüngür ağlatan boynuzgiller familyasından.
Çok sessiz, çok dingin ve mutlu bir rüya.
Beni yakan bir güneş yok; çünkü etrafım uzun kayın ağaçları ile gölgeleniyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder