12 Mart 2014 Çarşamba

Gündem, gündemimiz

Murathan Mungan'ın içinde derinlikler saklı şiiri "Kırılgan" ne şahane.

Şiir,

Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum içimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı
Bir yanım buz sarayı.
diye bitiyor.

Bazen tarif edilemeyecek bir iç ezilmesi ile hissediyorsun, bazen de kalbin durmuş gibi oluyor kırıldığında.
Berkin'in uzun zamandır komada olması, talihsiz sonu vazgeçilmez kılıyordu. Ama dünyanın en soğuk ve sevimsiz kelimesi "ölüm"e hazırlanamıyor insan.
 Haberi okuyup, tuvalete koştum. Yeni mekanda gözyaşı (ki kahkaha kadar doğal) hoş karşılanmayabilirdi. Tuvaletin tavanı ile dakikalarca bakışıp minik damlaları içeri itip, bu adaletsiz topraklara bir emek vermek gerektiğine yine kanaat getirdim.

Bu adaletsizlik üzdü bizi, sokaklara ne umutlarla çıkmıştık. Neler geldi başımıza.
Normalde hayatta oturup iki kelime edemem diyeceğimiz insanlarla kol kola omuz omuza yürüdük, oturduk, tartışabildik. Sesimizi yurt dışına duyurmak istedik; protesto nedir, bu olay en güzel nasıl anlatılır diye kelime araştırdık "google translate" ten.

Gezi günlerinde sokaklarda güzel gazlar yemiş, ezilme tehlikeleri geçirmiştim; sonunda sokaklarda daha fazla gaz yemenin hiçbir şeye çare olmadığını düşündüm. Sonrasında sokakta tencere tava çalarak, komşuluk ilişkilerimi geliştirdim (!) Örgütlenmek mi, beyin gücü ile bir yaptırım mı olmalıydı çıkış yolu bilemedim.
Sonunda biraz gündemin üstünü kapatarak, hayatlarımıza geri döndük. Taksim meydanında toplaşma sebebimiz akşam Asmalı'ya gitmek oldu. Gezi parkında banklarda oturma sebebimiz; Havataş'la gelecek arkadaşlarımızı beklemek oldu, parktaki garip tiplerden çekinirken.
Acaba bu olaylar tarih kitaplarında yerini alır mı? Çılgın bir babaanne olursam torunlarıma bu hikayeden bahseder miyim bilmiyorum.

Tek bildiğim çok kırgın olmam.
Ne yazık ki bu adaletsizliğin önüne duvar örülmeyeceğini düşünmem.
İlkbahar da gelmişti, güzellikler olmalıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder