22 Nisan 2016 Cuma

Road Trip, Bulutlar ve Yalınlık

Uzun zamandır bu kadar net hatırladığım kareler yoktu sabah uyanışlarımda.
Bir yanı orman, bir yanı göl
Bir yanı nehir, bir yanı yeşillik
Bir yanı deniz, bir yanı dağ

Manzaralı yollardayım.
Yanımda ise sürekli sevdiğim kişiler şekil değiştiriyor.
Sürekli yürüyoruz, hedefsiz. Keyifli.
Bir an Sibel'le yol alırken, bir anda Eda-Ceren, bir anda ailem yanımda.
Oya'lar mı istersin, kuzenler mi, Balkes tayfası mı.
Sürekli bir yürüyüş, her yürüyüşün sonu ise gün doğumu ya da gün batımı ile sonlanıyor.
Müthiş hisler içindeyim.
Ki hayatta en keyif aldığım anlardandır; gün doğumu ve gün batımı. Her gittiğim yerde peşine düşerim. (İstanbul'da hala en güzel yerleri keşfedemedim)
Yol bitmiyor. Sevdiğim kişiler de.
En son yanımda Funda ve Yavuz beliriyor. (Son dönem favori çiftim)
Diyorlar ki: "Buraya kadar Ahu, bundan sonrasına yalnız devam edeceksin. Biz de gidiyoruz."
Arkalarını dönüp gidiyorlar.
Şaşkınım, bir yandan da ruhum doymuş. Fakat ne yapacağımı bilmeyerek düşünmeye başlıyorum.
Tam o anda, karşımdaki uzansam tutabilecekmişim gibi duran bulutların üstünde; dirseklerini bulutlara dayamıs, bir eli çenesinde bana bakan bir çehre. Her yanım doğa, dağ, deniz, nehir.

Diyor ki, bu taraftan git.
Ne kadar güleryüzlü ve babacan biriymiş Tanrı diye düşünüyorum.

Huzurlu uyanış.

PS: Güneşin doğuşu, batışı farksız.